10699,64%0,10
40,55% -0,48
47,72% -0,38
4379,40% -0,77
7022,06% 0,00
Türkiye, yeni bir anayasa tartışmasının eşiğinde. Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş’un muhalefete yaptığı “komisyona üye verin” çağrısı, siyasetin en çok konuşulan başlığı oldu. Peki bu çağrı ne anlama geliyor? Türkiye için fırsat mı, risk mi? Sürecin hassasiyetlerini ve kırmızı çizgilerini, BWA Başkanı, iş insanı ve siyasi stratejist Çetin Ay ile konuştuk.
Sayın Ay, bu komisyon çağrısı sadece teknik bir adım mı, yoksa daha derin bir anlamı var mı?
Çetin Ay:
Teknik bir prosedürden çok daha fazlası. Bu masa, sadece hukuk metni düzenlemek için değil; Türkiye’nin yarınını belirlemek için kuruluyor.
Anayasa, bir ülkenin en sessiz ama en güçlü sözleşmesidir. Orada atılan bir kelime bile, ya devleti güçlendirir ya da gelecekte çatlak oluşturur.
Benim endişem şu: Eğer bu süreç milli hassasiyet ve şeffaflık olmadan yürütülürse, bunun bedeli sadece bugünkü siyaset değil; ülkenin istikrarı olur.
Geçmişte yapılan anayasa değişikliklerinden hangi dersleri çıkarmalıyız?
Çetin Ay:
Tarih bize çok net dersler verdi.
1924 Anayasası, milli egemenliğin ve üniter yapının temellerini attı.
1961, özgürlük alanlarını genişletti ama otoriteyi zayıflattı; siyasi istikrarsızlık ve darbeler peşinden geldi.
1982, güvenlik refleksiyle istikrar sağladı ama toplumda demokrasi beklentisi arttı.
2017’de yönetim modeli değişti; istikrar güçlendi ama kuvvetler ayrılığı tartışmaları derinleşti.
Her düzenleme, sadece hukuk değil, bir güç dengesi mühendisliğidir. Bugün yapılacak hata, yarının en büyük krizine dönüşebilir.
Halk arasında federasyon korkusu konuşuluyor. Bu kaygıyı nasıl değerlendiriyorsunuz?
Çetin Ay:
Bu kaygı gerçek ve görmezden gelinemez. Üniter yapıda yapılacak her gevşeme, federatif taleplerin konuşulmasına zemin oluşturur.
Bu, ideolojik bir yorum değil; bu coğrafyanın gerçeği. Türkiye’nin bütünlüğü tartışmaya açılamaz. Çünkü bu sadece siyasi değil, varlık meselesidir.
Benzer süreçler başka ülkelerde nasıl sonuçlandı?
Çetin Ay:
Macaristan ve Polonya’da anayasa reformları “demokrasi” söylemiyle başladı; ama zamanla yargı bağımsızlığı zayıfladı, güç tek elde toplandı. Bugün AB’nin kriz ülkeleri arasındalar.
Latin Amerika’da popülist anayasa değişiklikleri kısa vadede iktidarları güçlendirdi ama devlet yapısını çökertti, toplumları böldü.
Türkiye, bu hatalardan ders almak zorunda. Çünkü anayasa, yanlış yönetilirse ülkenin güvenlik mimarisini bile zayıflatır.
Türkiye için en kritik riskler neler?
Çetin Ay:
En kritik risk, kimlik ve egemenlik alanlarındaki oynama girişimleridir.
• “Türk Milleti” ifadesinin zayıflatılması, milli bütünlüğü aşındırır.
• Üniter yapının gevşetilmesi, ülkenin omurgasında çatlak açar.
• Küresel normlar bahanesiyle aile ve kültürel kodlara müdahale edilmesi, sosyal dengeleri bozar.
Bu riskler ideolojik değil; Türkiye’nin güvenliği ve istikrarı için somut tehlikelerdir.
Peki çözüm ne?
Çetin Ay:
Çözüm, kırmızı çizgilerin net şekilde belirlenmesidir:
• Milli egemenlik ve üniter yapı pazarlık konusu olamaz.
• Kimlik ve ortak değerler anayasal güvence altında kalmalı.
• Ulusal güvenliği zayıflatacak hiçbir hüküm metne girmemeli.
Bunlar sadece sözle değil, mekanizmalarla korunmalı:
• Anayasa Mahkemesi ön incelemesiyle güvenlik testi yapılmalı.
• Tüm müzakereler şeffaf olmalı, kapalı kapılar ardında yürütülmemeli.
• Akademi ve sivil toplum sürece dahil edilmeli.
Çünkü anayasa yazmak sadece bugünü değil, gelecek nesilleri ilgilendirir.
Son olarak, bu süreci tek cümleyle özetlemeniz gerekirse?
Çetin Ay:
Şunu net söyleyeyim: Milli bilinç olmadan yapılan her düzenleme, yarının en büyük krizi olur.
Anayasa değişiklikleri savaşlardan sessizdir ama etkisi çok daha derin olabilir. Bugün masaya oturanlar, sadece bir metin değil; Türkiye’nin yarım yüzyıllık istikametini yazıyor.
Sayın Ay, Almanya’da yaşıyorsunuz ama aslen Kırşehir Kamanlısınız. Bu kökler, sizin milli meselelerdeki hassasiyetinizi nasıl etkiliyor?
Çetin Ay:
Doğrudur, Almanya’da yaşıyorum ama memleketim Kırşehir’in Kaman ilçesi. Bu topraklarda doğup büyüyen herkes gibi ben de vatan duygusunu, aidiyeti ve sorumluluğu içimde taşıyorum. Nerede olursam olayım, Türkiye’nin güçlü, bağımsız ve bir bütün olarak kalması benim için kişisel bir mesele değil; varlık sebebimdir.
İbrahim Yaman
Özel Röportaj
Çetin Ay
BWA BAŞKANI | İş İnsanı | Siyasi Stratejist