9701,55%0,01
38,74% -0,07
43,29% -0,31
3963,48% -2,21
6458,59% -1,17
Çetin Ay – Uluslararası İş İnsanı / Yazar
Görünmezler, duyulmazlar ama bir milletin ayakta kalma sebebidir.
İşte ahlak budur.
İşte şeref, onur ve vicdan tam da budur.
Bugün sizlere sayfalardan, nutuklardan değil;
içimizdeki sessiz ama sarsılmaz değerlerden söz etmek istiyorum.
Çünkü insan kendini kaybettiğinde devleti, milletini, tarihini de yavaş yavaş kaybeder.
Bizim Doğu’da bir inanç vardı:
“Bir savaşçı önce içindeki karanlığı yener.”
Yani düşmandan önce nefsine hâkim olursun.
Kılıç tutmadan önce sözünün eri olursun.
Onur taşırsın — ama başkasına değil, önce kendi kalbine karşı.
Bir başka gelenekte şöyle denir:
“Kalp kırıldığında ses çıkarmaz, ama bir ömür susturur insanı.”
Bugün susturulmuş, bastırılmış, köreltilmiş vicdanların yükünü toplum taşıyor.
Ve o yük, ne ekonomiyle ne hukukla taşınabilir;
ancak temiz bir karakterle, sarsılmaz bir duruşla hafifler.
Bazen bir toplumun kalitesini anlamak için onun gökdelenlerine değil;
bir esnafın terazisine,
bir öğretmenin ses tonuna,
bir babanın oğluna verdiği nasihate bakmak yeterlidir.
Millet olmak; aynı pasaportu taşımak değil,
aynı utanmayı bilmek, aynı şeref duygusuyla yaşamak demektir.
Bir hata karşısında “bana ne” demek yerine,
“bu bizi küçültür” diyebilmektir.
Bugün dünyada güçlü olmak istiyorsak, önce kendimize sormalıyız:
Biz hâlâ çocuklarımıza ahlakı öğretiyor muyuz?
Bir yanlışı örtmek yerine, onurla yüzleşmeyi gösterebiliyor muyuz?
Şerefi yalnızca isimde değil, davranışta taşıyor muyuz?
Çünkü biz Türk milletiyiz.
Biz, “hakkı olmayanı almamayı”,
“görmediği yerde de doğru olanı yapmayı” öğütleyen bir milletiz.
Ama bu değerler susarsa;
sadece biz değil, bizden sonra gelecek olanlar da sessizliğe gömülür.
Kalbi eğilmeyen milletlerin kılıcı paslanmaz.
Çünkü onlar önce kendilerine karşı dik dururlar.
Sonra tüm dünyaya onurlu bir şekilde bakabilirler.
– Çetin Ay
Şeref, ses değildir.
Ahlak, vitrin değildir.
Onur, alkışla büyümez.
Bunlar yaşanır. Sessizce, ama sağlamca.
Ve bir milletin gerçek dirilişi;
ne sandıkta başlar, ne sokakta…
O diriliş, bir adamın kalbinde yeniden ahlak yeşerdiğinde başlar.
.