10480,36%-2,32
41,26% 0,05
48,52% 0,37
4829,38% 1,56
7802,34% 1,83
Gelişmiş ülkelerde çocuklara daha üç yaşında öğretiliyor: Karıncanın da bir ailesi var, ağacın da nefesi, kedinin de canı var, onun da acıyabileceği, sakat kalabileceği, hatta ölebileceği anlatılıyor. Çocuk o yaşta anlıyor ki doğaya dokunmak insanlığa dokunmaktır; canlıya zarar vermek ise insanlığa zarar vermektir.
Bizde ise ölçüler başka. Çocuğun değeri altını temiz tutmasıyla, erken yaşta dil öğrenmesiyle, madalya almasıyla belirleniyor. Ama kalbin terbiyesi eksik kalıyor. Bu yüzden karıncayı ezmekten çekinmeyen çocuk, arkadaşını düşürdüğünde el uzatmak yerine gülüp geçiyor.
Empati yoksa yara alan sadece doğa değildir; toplum da payını alır. Trafikte camdan çöp atan, sokakta hayvana tekme savuran, otobüste yaşlıya yer vermeyen, okulda öğretmenine saygı göstermeyen çocuk aslında topluma ihanet ediyor. Bedeli önce öğretmen ödüyor; sonra toplum, ardından anne-baba… En sonunda da o çocuk kendi hayatında acısını çekiyor.
KARINCAYI EZEN ÇOCUK, YARIN VATANINI DA EZER
Milli Eğitim Bakanlığı, empatiyi anaokulundan itibaren ders olarak koymalıdır.
Çünkü empati sonradan tam öğrenilmez; öğrenilse bile eksik kalır. Bebeklikte başlar, çocuklukta kökleşir. İşte bu yüzden Milli Eğitim’in de ailelerin de en büyük görevi, çocuklara küçük yaşta empatiyi kazandırmaktır.
Karıncayı ezmeyen çocuk büyüdüğünde milletini de ezmez. Yeni ders yılına girerken biz derslerden önce empatiye yoğunluk verelim. Aksi halde dünya yaşanmaz hale gelir; vatan da yaşanmaz hale gelir.
EMPATİ YOKSA; NE ADALET VAR, NE GELECEK
ÇETİN AY
CEO