Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi, Agroekoloji İklim Okulu kapsamında Zarokistan Kreş ve Gündüz Bakım Evi’nde çocuklara yönelik atölyeler düzenleyerek, çocukları dört duvar arasında sıkışan öğrenme ortamından çıkarıp doğayla buluşturacak.
İklim Değişikliği ve Sıfır Atık Dairesi Başkanlığı, çocukların doğayla daha güçlü bir bağ kurmasını sağlamak ve ekolojik bilinç oluşturmak amacıyla Zarokistan Kreş ve Gündüz Bakım Evi’nde eğitim veren eğitmenlere yönelik bir program düzenledi.
Programda çocuklara yönelik iklim ve ekoloji farkındalığını artıracak atölye içerikleri üzerine fikir alışverişi yapıldı. Ayrıca Agroekoloji uygulamaları, yerel tohumlarla tanışma, kompost (bitkisel ve hayvansal atıkların nemli-oksijenli ortamda bozularak dönüştüğü organik gübre) yapımı ve doğa temelli oyunlar gibi etkinlikler ön plana çıktı. Eğitmenlerin önerileri doğrultusunda, yaş gruplarına uygun eğitim materyallerinin hazırlanması ve uygulanabilir bir program oluşturulması konusunda ortak karar alındı.
‘İklim krizine karşı bilinçli bireyler yetiştirilecek’
Bu çalışma ile birlikte çocukların erken yaşta doğayla daha güçlü bir bağ kurmaları ve ekolojik bilinç kazandırması hedefleniyor. Agroekoloji İklim Okulu kapsamında düzenlenecek atölyelerle çocukların su ve toprak döngüsü, yerel tohumlar ve geri dönüşüm gibi konuları deneyimleyerek öğrenmeleri de hedefler arasında yer alıyor. Böylece çocukların iklim krizine karşı bilinçli yetişmeleri, doğaya duyarlı yaşam pratikleri geliştirmeleri ve ekolojik sorumluluk bilinci kazanmaları amaçlanıyor.
‘Çocuklar emeği deneyimleyecek’
Eğitmen Samya Özbey, programın çocuklar üzerinde yaratacağı etkilere dair konuştu. Bir insanın yetiştirdiği bitkiye kolay kolay zarar veremeyeceğini ifade eden Özbey, “Onlarla birlikte ektiğimiz bitkiler, örneğin naneler veya reyhanlara, haftalık olarak bakıp eğer kendi kreşlerimizde besliyorsak, çocuklar bu bitkilerin tadına bakabilecekler. O emeği deneyimleyecekler. Ancak pazardan alırken ya da başka birisi tarafından sağlanan bir şeyi tükettiğinde, hiçbir emeği olmadığı için sadece beğenip beğenmemekle kalır. Hatta bazen, beğenmediği halde başkalarına yaranmak için beğendiğini söyleyebilir. Kendi yetiştirdiği bir bitki ise onla farklı bir bağ kurar, alıp tadına bakmak çok daha anlamlı olur” diye konuştu.
‘Öğrenme ortamını değiştireceğiz’
Ekolojik yaşamı önemsediklerini kaydeden Özbey, Büyükşehir Belediyesi bünyesinde çalışan çocuk gelişimciler olarak meslek içi eğitimde ekolojiyi de önemli bir konu olarak ele aldıklarını aktardı. Çocukları dört duvar arasında sıkışan bir öğrenme ortamından çıkarıp, doğayla iç içe olmalarını sağladıklarını vurgulayan Özbey, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Çünkü çocukların dört duvar arasında sınırlı bir şekilde öğrenmeleri, hayal dünyalarının daralmasına sebep olabiliyor. Bu nedenle, çocukları doğayla buluşturacak alanların çoğalması gerektiğini düşünüyoruz. Kreş bahçeleri sadece çimenle, boyalı tahtalarla, taşlarla ve seramiklerle sınırlı olmamalı; aynı zamanda toprakla, toprakta yaşayan canlılarla tanışmalı, onlara dokunabilmeli ve zarar vermeyen böcekleri keşfetmeliler. Hatta bu canlılarla beslenebileceğimizi de öğretmeliyiz.”
‘Doğayla bütünleşme fırsatı sunulacak’
Çocuklara ekolojiyi öğretmenin yanı sıra var olan iklim krizi nedeniyle yaşanabilecek su krizini de anlatmaya çalıştıklarını ifade eden Eğitmen İrem Taç da, medya ve çevre yoluyla yetişkinlere verdikleri mesajın karşılığını alamadıklarını söyledi. Taç, “Ancak belki çocuklar aracılığıyla bu bilgileri büyüklere ulaştırmak, daha büyük bir etki yaratabilir. Buradaki alan gerçekten çok güzel ve çok değerli. Gelen tüm çocukların ve burada zaman geçirecek herkesin, bu alanı aktif bir şekilde kullanarak amacına ulaşması, bizim için çok kıymetli olacak. Bu işin devamının gelmesini ve daha fazla kişiye ulaşmasını diliyoruz” dedi.
‘Çocuğun yaratıcılığını geliştirecek’
Eğitmen Özlem Deniz ise bu tür çalışmaların çocuklar için çok önemli olduğunu belirterek, kent yapısının betonlaşmadan önce çocukların oyun alanlarının genellikle toprakla iç içe olduğunu aktardı. Günümüzde artan betonlaşmanın çocukları hem fiziksel hem de zihinsel olarak olumsuz etkilediğine dikkat çeken Deniz, şöyle devam etti: “Çocuklar, toprakla bütünleşmek bir yana, güneşe bile çıkmakta zorlanıyor. Ekolojik bilincin çocuklar üzerindeki etkisi ise çok büyük. Mesela bir çocuk, bir fidanı tohumdan başlayarak büyütüp ağaca dönüştüğünde, toprak ve doğa arasındaki ilişkinin ne kadar değerli olduğunu kavrayacaktır. Bu süreç çocuğun yaratıcılığını geliştirir ve ona doğanın bereketini öğretir.”
‘Hiçbir kimyasal kullanılmayacak’
Bu bilinçle çocuğun tüketilen ürünlerin sadece marketten gelmediğini ve nasıl üretildiğini anlayacağını söyleyen Deniz, “Günümüzde seracılık gibi alanlarda pek çok kimyasal madde kullanılarak sağlıksız yiyecekler üretiliyor. Ama çocuklar hiçbir kimyasal kullanmadan, kendi elleriyle ve emekleriyle tohumları ektiklerinde, bu sürecin ne kadar sağlıklı ve doğal olduğunu gördüğünde çok olumlu etkileri olacak” ifadelerini kullandı.
