9724,5%-0,42
35,19% 0,30
36,73% 0,92
2968,28% 1,32
4806,92% 0,71
Cumhuriyet Halk Partisi Milli Savunma Politikalarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Yankı Bağcıoğlu, Doğu Akdeniz’de artan askeri hareketlilik ve Kıbrıs’taki silahlanma faaliyetlerine ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Cumhuriyet Halk Partisi Milli Savunma Politikalarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Yankı Bağcıoğlu, Doğu Akdeniz’de artan askeri hareketlilik ve Kıbrıs’taki silahlanma faaliyetlerine ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Bağcıoğlu, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin (GKRY) uluslararası askeri işbirlikleriyle hız kazanan silahlanma faaliyetlerinin bölgesel güvenliği tehdit ettiğini belirterek, Türkiye ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin (KKTC) savunma haklarının kararlılıkla korunması gerektiğini ifade etti. Güçlü bir savunma sanayinin, bölgede Türkiye’yi hedef alan tüm girişimleri boşa çıkaracağını vurguladı.
Bağcıoğlu, yazılı açıklamasında şu değerlendirmelerde bulundu:
“ABD’nin GKRY’yi askeri eğitim programlarına dahil etmesi ve çok taraflı tatbikatlara katılımına olanak tanıyan yeni düzenlemeler, Rum tarafının silahlanma politikasını uluslararası meşruiyet kazandırma çabası olarak değerlendirilmelidir. Özellikle İsrail’den hava savunma sistemleri tedariki ve diğer savunma işbirlikleri, Doğu Akdeniz’de gerilimi tırmandırabilecek niteliktedir. NATO’nun ve CPE programının dışında kalan GKRY’nin bu şekilde bir askeri kapasite geliştirme çabası, KKTC’nin güvenliği ve bölgesel dengeler açısından açık bir tehdittir.
İngiltere’nin garantörlük sorumluluklarına rağmen, Güney Kıbrıs’la yakınlaşması ve askeri-politik düzeyde verdiği destek de dikkat çekicidir. İngiltere Başbakanı’nın 53 yıl aradan sonra GKRY’ye yaptığı ziyaret, adadaki askeri dengeyi etkileyebilecek bir zemin yaratmaktadır. İngiltere’nin, garantör ülke olarak tarafsız kalması gerektiği unutulmamalıdır.
Rum tarafının sürekli gündeme getirdiği sözde ‘güvenlik tehdidi’ bahanesiyle hız kazandırdığı silahlanma çabaları, yalnızca KKTC için değil, Ada’nın tamamı ve Doğu Akdeniz için tehdit oluşturmaktadır. Bu faaliyetler, adadaki askeri dengeyi bozmaya yöneliktir ve uzun vadede daha büyük krizlere zemin hazırlayabilir.
Bu noktada güçlü bir savunma sanayimizin önemi bir kez daha ortaya çıkmaktadır. Türkiye’nin kendi savunma sanayi kapasitesini; yapılan uyarıları ve gündeme getirdiğimiz tavsiyeleri dikkate alarak sürekli geliştirmesi, sadece ulusal güvenliğimiz için değil, bölgemizde oynanmak istenen oyunları boşa çıkarmak açısından da stratejik bir gerekliliktir. Modern ve caydırıcı bir savunma altyapısı, Güney Kıbrıs üzerinden yaratılmak istenen bu tehditleri bertaraf edecek ve Mavi Vatan’ın güvenliğini teminat altına alacaktır.
Türkiye, KKTC’nin güvenliği ve egemenlik haklarını koruma konusunda savunma alanındaki caydırıcılığını her zamankinden daha güçlü bir şekilde ortaya koymalıdır. Bölgedeki stratejik dengelerin KKTC ve Türkiye aleyhine bozulmasına izin verilmemeli.”