Türkiye artık nefes alınamaz bir cehennem. Sokaklar, güvenin ve adaletin tamamen yok olduğu bir savaş alanına dönüşmüş. Kaçak yollarla giren, kim olduğu belirsiz insanlar mahalleleri doldurmuş; komşu kapısının önünde bile tedirgin olmak zorunda. Çocuklarını sokakta oynatmak isteyen anne-babalar, her adımda endişe içinde; kaza, kavga, gasp veya bilinmeyen tehlikelerle karşılaşma korkusu onları eve kilitliyor.
Fakir daha da fakirleşmiş. Evler boş, mutfaklar çorak. Emekli, torununa harçlık vermeyi hayal bile edemiyor; kendi evine ekmek götürmenin telaşıyla yaşıyor. Ev kadını, boş dolaplara bakıp akşam ne hazırlayacağını, çocuklarını nasıl doyuracağını düşünüp geceleri uykusuz kalıyor. Kiracılar birikmiş kira borçlarıyla eziliyor, kredi kartları patlamış, bankaların uyarı mesajları omuzlara yük gibi düşüyor. Üniversite gençleri, yabancı ülkelerin konsoloslukları önünde yurt dışına kaçmanın telaşıyla bekliyor; gözlerinde kaygı, yüreklerinde çaresizlik.
Asayiş çökmüş durumda. Sokakta yürümek bile riskli; soygun, gasp ve kavga sıradan hâle gelmiş. Polis ve güvenlik güçleri yetersiz; adalet mekanizması çürümüş. İnsanlar birbirine yabancı, komşu komşusunu tanımıyor. Güven, dayanışma ve vicdan tamamen silinmiş.
Ve yetmiyormuş gibi, televizyonda seyrettiklerimiz de insanı ürkütüyor. Cinayetler, otomobil kazaları, gasplar, hırsızlıklar… İç acı veren her şey ekranda boy gösteriyor. Siyasi gerilim haberleri bir diğerini boğuyor; toplumun zihni endişe ve korkuyla doluyor. Sokaktaki tehlike yetmezmiş gibi, ekranlar da yüreğimizi sıkıyor.
Türkiye'nin kalbi titriyor. Açlık, borç ve belirsizlik insan ruhunu kemiriyor. Millet parçalanıyor, umutları kırılıyor, gözler geleceğe kilitlenemiyor. Kaçacak bir kapı yok; her taraf belirsizlik, korku ve öfkeyle dolu. Sessiz kalmak artık ihanetin ta kendisi. Bu çığlığı duymayanlar, felaketin tam ortasında olduklarını hâlâ fark etmiyor. Ülke, kendi içinde kayboluyor.
Değişim kaçınılmaz; millet kendi gücünü fark ettiğinde bu çektiklerinden kurtulacak.
Çetin Ay
BWA Başkanı