yalnız gider. Anne kucağı da, dost omzu da, kalabalık şehirler de geride kalır. Hayat dediğimiz şey, iki yalnızlığın arasına serilmiş kısa bir yürüyüştür. Ama hakikat şudur: Yalnızlık sandığımız şey, aslında kendi zihnimizin bize oynadığı bir oyundur.
Kur'an'da Rabbimiz buyurur: "Biz insana şah damarından daha yakınız." (Kaf, 16) Bu, sadece inanan için değil; bütün insanlık için bir hakikattir. Çünkü insan hangi inancı taşırsa taşısın, içinden geçen sesi duyan, kalbindeki sızıyı bilen bir kudretin varlığını inkâr edemez. O kudretin adı kimine göre Allah, kimine göre vicdan, kimine göre insanlığın ortak sesi olabilir. Ama hakikat ortadadır: İnsan hiçbir zaman tamamen yalnız değildir.
Dünya, insanın önüne serilen bir sahnedir. Mal, şöhret, dostluk… Hepsi birer dekor. Işıklar kapanınca sahne boşalır. Tarih bunun tanığıdır: Firavun'un sarayları yıkıldı, imparatorluklar çöktü, nice güçlülerin isimleri toprak altında kayboldu. Geriye kalan tek şey, insanın izidir; yani yaptığı iyilikler ve kötülükler. İslam buna amel der; felsefe buna eser der; sosyoloji buna miras der.
Ölüm, en büyük sınavdır. İnsan sandığı kadar sahipsiz değildir. Çünkü malı geride kalır, ailesi kabir başında durur, fakat yaptığı her şey onunla birlikte gelir. İnsanı gölge gibi takip eden tek şey, kendi eseridir. İşte bu yüzden yalnızlık bir yanılsamadır.
Bugünün insanı kalabalıkların içinde kaybolmuş, binlerce takipçisiyle yapayalnız bir hayat sürmektedir. Sosyal medyada alkışlanan eller, gerçek hayatta kimsenin tutmadığı ellerdir. Bu çağın yalnızlığı, tarihteki bütün yalnızlıklardan daha ağırdır. Çünkü insan, kendini evrenin merkezine koyarken aslında kendi ruhunun çığlığını boğmuştur.
Hakikat açıktır: Yalnızlık bir kader değildir, yalnızlık bir yanılgıdır. Allah'ı hatırlayan için bu yanılgı dağılır, ama Allah'a inanmayan için de başka bir yol vardır: İnsanın kendi vicdanına ve insanlık ailesine tutunması. Çünkü kalbin taşıyamadığı boşluğu hiçbir mal, hiçbir şöhret, hiçbir sahte dostluk dolduramaz.
İnsanı yalnız bırakan şey kader değildir; kendi körlüğüdür. Allah'a iman eden bunu Allah'ta bulur. İnancı olmayan, aynı hakikati vicdanın ve insanlığın ortak sesinde bulur. Ama inkâr eden bile, hayatının sonunda şunu görür: İnsan, aslında hiç yalnız olmadı. Yalnız olan, kendi kalbine yabancılaşandır.
Çetin AY